İnsanlar anılarını, hislerini, hikayelerini kısacası kendilerini anlatmayı pek bir seviyorlar. bazen öyle bir kaptırıyorlar ki, bir ortamda herkes konuşanın bir an evvel lafını bitirmesi için sabırsızlıkla bekliyor. bir kaplanın avına sinmesi gibi. herkes laf bayrağını almak için sabırsız. konuşandan sonra hemen lafı alıp hikayesini anlatmalı. lafı kapan o olmalı. olmazsa olmaz! o kadar çok kaptırmış ki, insan psikolojisini bilen, aslında dinleyen dinlemeyen ayırabilen biri bile olsa gözü görmüyor artık karşısındakinin tepkilerini. normalde ilgi göstermediğim insanların hikayelerine tahammülsüzüm. eskiden kabalık olmasın diye gülümseyerek dinlemeye çalışırdım. artık "off sıkıldım" deyip kesebiliyorum. ancak iş hayatında bunu yapmak pek mümkün olmuyor. mesela konuşan kişi müdürünüz ya da bilmem kaç zilyarlık ürün satmaya çalıştığınız bir müşteri. Mümkün değil. her türlü yavşaklığı, kibarlığı yapacan. kaçarı yok. bazen (genellikle benim için ucunda para yoksa) o kadar daralıyorum ki, bilinçli bir yapmacık gülümseme artı hiç cevap vermeme artı cep telefonumu karıştırma gibi beden dilimle "seni dinlemiyorum" demenin aklıma gelen her yolunu kullanıyorum. bana mısın demiyor arkadaş. illa anlatacak. bir de ardı arkası kesilmiyor hikayelerin. ömrümden ömür götüren bir harekettir bu. n'olur sizler de kendi hayatlarınızda dikkat edin bu mevzuya.
3 yorum:
"İnsanlar anılarını, hislerini, hikayelerini kısacası kendilerini anlatmayı pek bir seviyorlar." demişsin bu sevgi içini dökmek rahatlamak için
benim bahsettiğim öyle rahatlık veren bir konuşma diil. kimsenin dinlemek değil, sürekli hikaye anlatma yarışı içinde olduğu bir ortam.
cogu kisi de senin nasil oldugunu, devaminda sen ona sorasin diye soruyor zaten :))
Yorum Gönder