Sayfalar

26 Nisan 2011 Salı

can you help me to see, is there an end to the sorrow

bir kadın klasiği olarak falcıya gittim. kızlar zorladı gibi zırvalıklara girmeyeceğim. istedim gittim bildiğin. biraz tırsarım aslında bu muhabbetlerden. bir şekil üstüme negatif bir enerjisi ini cini bulaşırsa diye. neyse korkunç bir tip değildi. normal bir kadın. "bana harftir isimdir geçmiştir söyleme" dedim. "direk konuya gir. halim nice olacak?" herkese 30dk. civarı bakan kadın bu ayrıntıları atınca olsa gerek bana 15dk. kadar konuşabildi. Terazi burcu olduğumu söylediğime de pişman oldum. at bunun yarısını da sen dengesizsin, kararsızsın, ne istediğini bilmiyorsunlara.  geriye kalan 7,5 dakikanın 2,5 dakikası da gelen geçene selam vermek ve öpüşmekle geçmişse, kaldı benim koskoca geleceğime 5 dk!
sonuç-1) 2011'in sonuna kadar vereceğim tüm kararlar yerinde olacakmış ve herşey benim isteğime bağlıymış. (bi' karar verebilsem!)
sonuç-2) yaşadıklarımı kimseye anlatmamam gerekiyormuş. aldığım şey hayrını göremeden elimde parçalanıyormuş.
karar: blogu kapatıyorum.

20 Nisan 2011 Çarşamba

kaş tatili kış tatili gönül isterdi yaz tatili

Koşullar yüzünden aylar öncesinden planlanlamak zorunda kaldığımız tatilimizin bekleme süresi uzun olunca bir heyecanlandık, bir kaybettik, sonra yine bulduk heyecanımızı. Nihayetinde aylardır internet üzerinden süren iletişim Kaş’tan geçen bir tatilde yolları birleştirdi. Yolu sevgiden geçen herkesle birgün bir yerde ... şaka şaka! Bu sefer donanımlı gittiğim için bolca foti çekme imkanı buldum. Şimdi bir fotoroman tadında psikolojileri ve tatili özetlemeye çalışacağım.
ilk hedefiniz Akdeniz'dir. ileriiii!
Biraz annemin tokatlamaları, biraz benim rutine oturmuş “artık aşık olamayacak mıyım” mızmızlanmalarımla “gel” dedim geldi esas oğlan. Geldi de ne oldu diyeceksiniz. Genelde insanlar bu soruyu soruyor: “eee?” bir iletişimle ilgili yorumda bulunmak bir anlamda gidişatına yön vermek sayılır. Özellikle de çenemi tutamayıp kendisine buralardan bahsettiysem, şimdi memleketine gidince tüm bu hakkında yazılanları okuyup “hmmm” diyecek kendisi ve kırıntı kadar kalmış olan gizem perdemi de sıyırmış olacağım üzerimden.

Kayalıkların arasında bulduğumuz bu aşk tapınağı beni benden aldı.
Benim için sohbet edilebilen adam kıymetlidir. Hayata pozitif bakan adam kıymetlidir. Yolda insanlara gülümseyen, selam veren adam kıymetlidir. Hayatımı kısıtlamayan adam kıymetlidir. arada iniş-çıkışlar, birbirine sinir olmalar yaşansa da ağızda güzel bir tatil tadı kalmıştır ancak hiçbir duygu bırakıldığı yerde durmamaktadır ve ne kadar heyecan yaratmaya çalışsanız da kalbiniz ritmini vurmadıkça aşk olmamaktadır.

Patara. kumunun denizinin hastasıyız!
yeni bir hayat kurgulama kafalarında olan iki kişi olarak gezdiğimiz baktığımız yerlerdeki insanlarla bolca sohbet etme imkanı bulduk. Herkes bizim gibi şehir hayatından kaçıp atmış kendini oralara. çıkarttığımız sonuç küçük yerde zamanın çıldırtıcı derecede yavaş aktığı, kendini verebileceğin hobilerinin olması gerektiği, aksi halde tüm sosyalleşme çabalarının da "abi ne içtik akşam bea"nın ötesine geçemeyeceği oldu. kısacası kimse hayatından yüzde yüz memnun değil. köyde yaşayan da, şehirde yaşayan da, bekar olan da, çoluk çombaklı olan da. biz de döndük yine kürkçü dükkanlarımıza.

gelelim tavsiyelere...
Yolunuz o tarafa düşerse Bursa'dan göçmüş olan çiftin açtığı Deli Köfte'de pideli köfte yeyin.

Bi' lokma'da Banu'yu ve annesini bulup selamımı söyleyin.
şu manzaraya karşı taze meze ve rakı eşliğinde güneşi batırın.

giden var gidemeyen var düşüncesiyle yemek koymuyorum ama valla çok lezzetli yemekler. ahanda kanıtı.
Asmaaltı’nda Elif'i ya da Süleyman’ı nam-ı diğer akrabayı bulun. için, için, eğlenin. ama akrabanın shotlarına dikkat edin!
imkanınız varsa herşeyden önce güzel bir tatil partneri edinin diyerekten tatil yavukluma da  hakkını buradan vermek isterim.

2 gündür unutmuştum ne güzel. şimdi foti seçerken burda bilgisayar başındaki halim yine anlamsızlaştı birden. bir fotilere, bir acıyan kırmızı omuzlarıma bakıyorum. evet evet. o kız bendim!