Sayfalar

13 Haziran 2011 Pazartesi

icraatın içinden

Fasateen sanırım İran asıllı bir grup. ben böyle etnik tatları seviyorum biliyorsunuz. sıkıcı hayatımı okurken biraz eğlenin dedim. :p
bir toplantı, bir iş yemeği, bir parti. cuma günü ve gecesi için planım buydu. özendim bezendim kendime. genelde böyle plan yapınca hiç birşey yolunda gitmez. ya beraber takılacağın tipler yan çizer, ya bir takım aksilikler olur. bu sefer olmadı. sıkıcı toplantımız ve sonrasındaki vıcık vıcık iş yemeğimizin ardından supper club'taki Andy Warhol partisine gittik. güya Andy'nin Factory'sini canlandırmayı amaçlıyorlarmış. yerim öyle Factory'i. içerde mezuniyet balosundan çıkmış pamuk prenses kostümlü kızlardan, bıyıklı amcalara varacak kadar geniş bir katılımcı yelpazesi vardı. zaten gençlik yıllarımın geçtiği crystal'ı o şekil görünce bir dumur oldum. içerdeki kalabalık da üstüne tuzu biberi oldu. yahu öyle bir hale getirdiler ki, özelliği olan bir yer bırakmadılar. herkes herşeyi dinler, her mekanda bulunur oldu. 'kroyum ama para bende' mottosu maşallah çatır çatır fethetti İstanbul'umuzu!
neyse ki bu kez o kadar kafası güzel bir kalabalık gruptuk ki, etrafla ilgilenmeye fazla fırsat kalmadı. bir takım çiftleşmeler de gerçekleşince, keyiflere kes!
eski günleri yad edercesine gün ağırırken kuruçeşme parkı'na gidip çimenlere serildik. güneşi doğurduk. güldük, eğledik.
ee? sonra? sonrası yok. aşk yoksa gerisinin de bir önemi yok. son zamanlarda en sık duyduğum cümle 'magnet, bir dene bu adamı. bak belli bir yaştan sonra öyle ilk görüşte aşklar falan olmuyor'
iyi de ben hayatımda bir kere bile ilk görüşte kimseye aşık olmadım ki! tek denemediğim yol bu kalmıştı. bunu denemek için de geç kaldım herhalde.
başa dönersek, ne sıkıcı bir hayatım var, değil mi?

Hiç yorum yok: