Sayfalar

2 Nisan 2010 Cuma

Acaba dante gibi ömrün ortasında mıymışım?


İlk çocuk olmanın da verdiği talihsizlikle ebeveynlerime kan kusturmasam da, onların sınırlarını hep zorladığımı söyleyebilirim. Evden ayrılacağımı ilk söylediğim zamanı hatırlıyorum. Annem ailesini yıkıyor olmakla bile suçladı beni. “Herkes seni konuşuyor arkamızdan, geliyor kulağıma, çok üzülüyorum ...” Şimdi düşünüyorum da ailesinin yanında bu kadar sallamadan yaşayan kız, bir de ev tutarsa orospu olur korkusuyla haklı bir panikti yaşadığı kendine göre. Tabii yaşarken bu kadar geniş bakamıyorsun. Onlar da, ben de bir evim olduğunda hayatımın en düzenli döneminin başlayacağını ve tam bir ev kuşu olacağımı bilmiyorduk henüz.

Son bir iki yıldır annemle babam da artık “biz sana demiştik” konuşması yapmak şöyle dursun, bakışını atmaktan bile vazgeçtiler. Az görüştükçe hasretle dolar olduk. Daha önce hiç yaşamadığım tarifi imkansız duygular içerisindeyim ikisine karşı. Hayatım boyunca bütün kararlarımı kendim verdim. Onların düşüncelerini dikkate aldığımı hiç hatırlamıyorum. Kızsalar da, suçlasalar da burnumun dikine dikine bildiğimi yaptım. Annemle babama asla pahalı bir hediye almadım. Öyle olur ya hani. Sevgililerimize, arkadaşlarımıza alırız ama onları hep geçiştiririz. En güzel günlerimi hep onların yanında olmadığım zamanlarda yaşadım. Şimdi birkaç zamandır birşeyler değişti. Bir karar vereceğim, babamı arıyorum ne yapmalıyım sence diye. Annemi rüyalarımda kokusunu duyacak gibi özlüyorum iki hafta görmeyince. Onlarla yaşamak istemiyorum ama en değerli anlarım ve anılarımın içinde olsunlar istiyorum hep. Kısıtlı görüşüyoruz ve her geçen gün zamanın daha da kısıtlı olduğunu biliyorum artık bu birliktelikler için. Şimdi bu satırları yazarken bile hüngür hüngür ağlıyorum mesela.

Bu sabah aynada ilk mimik kırışıklığımı gördüm ve aldı beni düşünceler... Çizgiler belirginleşmeye başlamış, panik olmuşum. Annemi göremeyince ağlar olmuşum. Zamanın işlediğini hissedip bazen yaptığımız Pazar kahvaltılarını kameraya çekmeye başlamışım. Gece çıkmalarından ziyade ev partilerine katılır olmuşum. Scorer takılmalar yerine az ve farklı deneyimler olsun istemişim. Önceleri deli gibi çocuk isterken artık annemle babamın bizim için yaptığı fedakarlıkları düşünüp, hazır olup olmadığımı sorgulamışım. Otuzuma kadar bu son vagondur deyip sarılırken, otuzu geçince trenden vazgeçip, uçak istemeye başlamışım. Bu ayakları artık tren değil, bir uçak yerden kesebilir demişim. Herşeyi bildiğimi düşünmeye başlamışım. Acaba dante gibi ömrün ortasında mıymışım ?

2 yorum:

S.O dedi ki...

guzel bir yazi olmus. cok begendim. demek ki isteyince oluyormus ;)

mgntwmn dedi ki...

isteyince olmuyo, sallamayınca oluyo.