Yeni eşyalarla beraber bir iki gündür hayatımı kutulara ayırıyorum. Tabii defterler, günlükler, anlıklar, eski mailleşmeler (eskiden bütün özel mailleşmelerimi çıktı alırdım. –teknolojiyi reddetme durumları.. ne delilik!-) eski mektuplaşmalar; unuttuğum ne varsa döküldü herşeyler meydana. Çok dokunaklı, çok duygusal, çok serseri ve çok romantik. Geçen akşam Seyfi Dursunoğlu söyleyince regl öncesi effectle hüngür foşurt ağladım ama tek neden regl değildi. Çok sevmiş birini. O kadar belli ki bakışından, cümleyi kurarken arada verdiği esten... Bir daha o kadar sevmemiş ve belli sayıda insanla beraber olmuş. “bir şeyin sayısı çoğaldıkça, kıymeti azalır” dedi. Ne kadar bilindik bir cümle ama içimi çizdi benim bir an. Kendime döndüm. Dün akşam kutuları toplarken farkettim ki yaşım büyüdükçe, sayı arttıkça daha az romantik olmuşum. Daha duygusuzlaşmışım. Erkekleşmişim. Oysa çocukluğa indikçe neredeyse giderek demlenen bir şairim. Çok hislendim. Çok hatırladım eskileri(mi). Ne kadar derin aşık olduğumu. Herhalde son ilişkimde biraz bıraksaydım kendimi, üstümden koca bir tır geçmiş gibi yapışıp, apışıp kalırdım bunca anı ve yaşanmışlıkla. İşte mgntwmn’ın duygusal halleri..
Bu şehrin sokaklarında zevkle yürüdüğümüz nadide anlar vardır.
Yalnız başına bir bahar akşamı Ortaköy’de oturup denize bakarken,
Karlı bir günde İstiklal’de yürürken
Bereyle kaşkol arasındaki küçük aralığı da
Kar taneleri kapatmaya çalışırken,
Serserilik yaptığın bir gecenin ardından günün ilk ışıklarıyla
Bir yandan çayını yudumlarken, bir yandan gördüğün manzara için şükredersin
İstanbul’un herhangi bir kıyısında olduğun için..
Aklına hep tekbir kişi vardır böyle zamanlarda..
Artık sevilmiyor olabilirsin.
Ya da nefret bile ediyor olabilirsin ondan.
O anı yaşamak için affedersin onu, kendi, bütün hataları..
Acaba en son ne zaman geçti bu yoldun dersin..
Kimlerle oturdu burda?
O da böyle dakikalarda düşünüyor mu beni dersin..
Bülent Ortaçgil’in dediği gibi:
“Belki beş dakika arayla geçtiniz aynı sokaktan”
Biriniz diğerinize geç kaldı tıpkı hayatınızda olduğu gibi belki..
Acıları kabullenmiş olmanın dinginliği ile
Öyleceğ durup şehri seyretmek güzeldir.
Birileri için ne ifade ettiğinizi bilmeseniz de..
Kendi varlığınızı en büyük mutluluk ve şükür nedeni olarak görürsünüz
Elinizde bir tek bu vardır..
Farkında olmadan aynı anda birbirimizi düşündüğümüz tüm zamanlar için..
24’Ekim 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder