Küçüklüğümden beri kırtasiye malzemesi merakım vardır. Güzel defterleri, rengarenk kalemleri severim. 3 yıl önce Almanya’ya ilk gidişimde kendime ve birkaç çok yakın arkadaşıma mini çanta defteri almıştım. Üzeri desenli, swarovski taşlı, her sayfasında kelebek desenleri olan bildiğin kız defteri. Erkek adamın elini sürmeyeceği cinsten. Kızlara verirken de “hayatınız bu defterle değişsin, uğur olsun, büyü olsun inşallah” dediğimi hatırlıyorum. Çocukken hastalık derecesinde batıl inançlarım vardı. Çizgilere basmadan yürümek, sınıfta kalemtraşı kimse görmeden çöpe boşaltmak, uğurlu olan beyaz yakalarımı taktığımda günümün çok iyi geçmesi, hatta o günlerde annemin beslenme çantama koyduğu herşeyi yiyebilmiş olmak ve eve gidince dayak yememek ve bu inançlarımı ne olursa olsun kimseye anlatmamak gibi. Zamanla pek çoğundan kurtulsam da hala kalıntılarını taşıyorum. Bir şeyi ilk giydiğimde başıma kötü bir olay gelirse bir daha asla giymemeye kadar düşürebildim sanırım batıllık derecemi.
Ne diyordum, defter. Az önce birşey yazmak için elime aldım benimkini, baktım 9 sayfa kalmış bitmesine. Arkadaşlarımdan birinin deli gibi aşık olduğu sevgilisinin evlenme teklifini anlatırken “magnet, defterin uğurlu geldi. Tam bitirdim, evlenme teklifi aldım” dediğini hatırladım. 9 sayfa uleeeen, şaka gibi! Her defterde ileriki yıllarda okuyunca duygu ve düşüncelerimi not almak için birkaç sayfa da boş bıraktığımı da düşünürsek, kaldı sana 5 sayfa. SOS oynayıp, çöp adam çizip, imza mı atsam dedim bitsin diye, öyle olmazmış. “Doğalında bitirmek lazım” dedi biri. Şimdi bunu size anlattım diye büyünün bozulacağını düşünmek istemiyor, “kışşt kııışt!” kovuyorum negatifleri.
Neyse bir süre bloga değil, deftere yazarım artık.
4 yorum:
Süper bir fikrim var! Siz yine deftere yazın, ama sonra yazdıklarınızın resmini çekip bloga koyun. Nasıl?
sizin fikirlerinizi hep takdir ettim. yakında daha çok fikrinizi alacağım. bu ticari zekadan faydalanmak lazım:)
benimde uğurlu kramponlarım vardı cocukken, hep daha güzel oynayacağımı sanırdım, beni oyuna almazlardı herseferinde,çünkü kotu oynardım, nezamn ki uğurun bir futbol topuna sahıp olmakta yattığını anladım işte ozaman her oyuna banko alındım, top benim olmmm, kısaca kroyum ama para bende...
şu an kiramı bile babam ödediği için bu jargona uygun olarak tek söyleyebileceğim şey: "babam sağolsun"
büyüyüp zengin olunca dicem, "para bende olum, siz yeterki gelin ben çekiyorum hesapları" ayhh düşüncesi bile güzel:)))
Yorum Gönder